Öncelikle Böşörtüsü konusunu Vahy eksenli konuşmamız İman edenlerin Kuran ekseninde Konuyla yeniden yüzleşmelerini sağlamaktır. Tarihselci ve Kurana modern ve seküler yaklaşımların Vahy amacından saptırmak ve Maksadı Şeriayı gözetmediğini , Kendi dünyevi görüşlerini Ekseninde Tarihte Yeniden Popülerize olmak için kullanıldığı kanaatindeyiz...
Vahy ele alırken Kullanılan kavramları İndiği dönem içerisinde hangi manalara geldiğini ve Toplumda ne anlamda kullanıldığını tesbit açısından önemlidir. Kuran öncelikle yaşan Bir topluma kendi dilleri ile inmiştir. Ve Anlasınlar diyede Fasih bir Arapçayla , Anlaşılır ve toplumun kullandığı dil ile Hayata geçirilmiştir...
İman edenlerin daha iyi araştırması için İlgili ayetler; ( 19/97 - 54/17 - 12/2 - 2/99... vs vs )
İnşallah Bu Eksende Başörtüsünü ilmi olarak ele alacağız. Devamındada İman etmeyenlerin Böşörtüsü yada Neden iman gibi Sadece başörtüsü ekseninde varsa sorularını yada açıklamalarını dinleyip Akabindede konuyu kapatıp yeni konuya geçeceğiz inşallah...
Konu ilmi bir konudur. Sataşma yada konuyu saptırıcı yazışmalarınızı link vererek başka bölümlerde yapınız. Varsa ilgili konuyla alakalı delil yada döküman yada özgün düşünceniz veya sorunuz dile getiriniz inşallah.
Bu konuyu Daha çok metalblood ve EkSen Kardeşim ile konuşacağız. pan Kardeşimin bu konuyla alakalı talebi yoktu sanırsam. Ama konuyla alakalı 3. bir görüş olarak dinleyeceğimizi düşünüyorum...
Başlamadan İlgili ayetleri vermek istiyorum;
1. Ayetimiz;
Mü’min kadınlara da söyle: Hain bakışlardan sakınıp, zerâfetlerini koruyarak önlerine baksınlar. Namus ve iffetlerini muhafaza etsinler, bellerine sahip olsunlar. Açık olması zaruri olan yerleri (el ve yüzleri) hariç, cezbedici güzelliklerini göstermesinler. Başörtülerini, gerdanlarını, gerdanlıklarını açıkta bırakmayacak şekilde göğüslerinin üzerine sarkıtarak örtsünler. Zînetlerini, cezbedici güzelliklerini yalnızca kocalarının, babalarının, kocalarının babalarının, oğullarının, kocalarının oğullarının, erkek kardeşlerinin, erkek kardeşlerinin oğullarının, kız kardeşlerinin oğullarının, hemcinsleri olan kadınların, meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyelerin, kadına ihtiyacı kalmamış cinsî güçten düşmüş erkek hizmetkârların, yahut henüz kadınların mahrem yerleriyle ilgilenmeyen, farkında da olmayan çocukların yanında açabilirler. Gizlemekte oldukları güzellikleri, takıları anlaşılsın diye ayaklarını yere vurarak erkekleri tahrik etmesinler. Ey mü’minler, hepiniz birden günah işlemekten vazgeçip Allah’a itaate yönelerek tevbe edin ki, kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa eresiniz. (Nur Süresi ; 31. Ayet )
2. Ayetimiz;
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve bütün mü’minlerin hanımlarına söyle: Sokağa tenlerini göstermeyen, vücut hatlarını belli etmeyen elbiselerini giyerek çıksınlar. Bu tür örtünme onların, vakar ve heybetleriyle hür kadınlar olarak tanınıp, kendilerine hürmet edilmesine; sarkıntılık yapılmamasına, incitilmemelerine en uygun bir örtünmedir. Allah çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir. ( Ahzap Süresi: 59 )
İman Edenlerle Öncelikle şu konuda anlaşalım... Vahy in hayatını inşaa ettiği ve Kendisinede Ummeten Wasaten dediği vahy ile hayatını şekillendirmeye çalışan bir nesil vardı. Dolayısı ile onların Vahy i pratizesi bizleri ilgilendiren temel şarttır.
Bunu dedikten sonra ;
Ayeti Analiz edelim. Devamında da Üzerine karşılıklı konuşalım...Bunun dışında Daha Öncede Haksöz Üzerinde Kaleme aldığım bir yazıdan da pasajlar sunacağım inşallah...
Şimdi Öncelikle Modernist , Oryantalist ve Tarihselci zümrenin üzerinde bahsettiği Humr kelimesini kaleme alarak başlayalım. Bir kavramı anlamanın en güzel yolu Kullandığı dönemde Hngi anlamda ve ne için kullanıldığını bilmek gerek. Arapça'da hamr, bir şeyi örtmek anlamına gelir. Kendisi ile bir şeyin örtüldüğü ne ise ona da himâr denir ve daha sonraları bu kelime kadınların başörtüsünün adı olmuştur, çoğulu da humurdur (Rağıb, ts., I: 325). Şimdi Vahy de Mümin kadınlara başlarını örtmey emreden 2 ayeti sunduk. Gelelim Analizine...
Şimdi Bu iki ayette istisnai durumlar iki ruhsat ve imkân getirmektedir;
1. Dışarıda kalan yerler -yüz ve eller- örtülmeyecektir.
2. Örtünün içinde kalan kısımlar da bazı kimselerin yanında açılabilecektir
Diğer Ayette ;
Cilbab Kavramı geçmektedir; Cilbab kelimesi, vücudu örten geniş bir dış örtüdür (Sarmış, 2007, II: 108). Himârdan daha geniş ridadan ise daha küçük bir elbisedir. Kadın onunla başını örter ve onu göğsünden aşağıya salar (Zemahşeri, ts., III: 569).
Dikkat edilirse bu ayette kadınların başlarını örtmeleri emir kipleriyle bildirilmektedir. Emir anlamı olmadığını gösteren dilden veya dinden bir karine/delil olmadıkça bu kipin emir anlamı dışında bir anlam belirttiğini söylemek mümkün değildir.
Şimdi daha önceki yorumlarınızı merkeze alarak bugünkü arapçayla başın örtü kısmının birde sözlük anlamlarına bakalım. Arapça da kadınların kullandığı örtü mikna (doğrusu mikne'a) ve nasif'ten ibaret olmadığını. Şöyle ortalama bir Kur'an talebesi olsaydı, sözlükte şunları görürdü:
1. Burka' (veya burku'): Bütün yüzü örter. (Erkeğin kullandığına kına' denir).
2. Nikab: Bütün yüzü örtmeyip iki gözden birini açarak bağlanan başörtüsüdür.
3. Lifâm: Her iki gözü de burun üstünden itibaren açık bırakan başörtüsüdür.
4. Lisâm: Burun açıkta kalacak şekilde ağız üstünden örtülen örtüdür.
5. Hımar: Yüz hariç başın ve boynun tamamını örten ve Kur'an'da emredilen örtüdür.
6. Nasîf: Hımar'ın daha büyüğü, Anadolu'daki "atkı"ya benzer başörtüsüdür.
7. Mikne'a: Nasif'ten daha büyük olup bel altına kadar uzanan başörtüsüdür.
8. Cilbab: Yüz hariç baştan ayağa her tarafı örten örtüdür.
Hımar, lugat olarak tereddütsüz başla ilgilidir. İçki'ye de aklı örttüğü için aynı kökten "hamr" denilmiştir. İkisi arasındaki ortak nokta "baş" ile ilgili olmasıdır. Mesela küfr de "örtmek" demektir. Ama başa veya akla değil, kalbe nisbet edildiği için farklı kökten kullanılmıştır.
Şimdi Karaman dan bu konuda bir Alıntı yapalım.
"İslâm'da başörtüsü vardır" diyecek yerde "Kur'ân'da vardır" dememizin sebebi, "Kur'ân'da olmayan İslâm'da da yoktur" diyenlere itiraz payı/fırsatı bırakmamaktır. Doğrusu ise "Kur'ân'da, Sünnet'te, ictihadda ve ictihadların birleşmesi ile meydana gelen icmâda var olanın İslâm'da da varolduğu" hükmü ve kaidesidir. Cehaletten cesaret alanlarla bilgisini "nefsânî arzularına, menfaatine, taassubuna, peşin hükmüne" kurban edenler, Müslüman halkımızın kafasını karıştırıyorlar. Ortaya attıkları yeni iddia -daha doğrusu yeniden ısıtıp sofraya getirdikleri temcit pilavı- "başörtüsünün Kur'ân'da bulunmadığı, başın ve saçın açılmasında dinî bir sakınca olmadığı" hükmüdür. Halbuki biraz Arapça bilenler, Nur sûresinin ilgili ayetinde (24/29) geçen "hımâr" (çoğulu humur) kelimesinin "başörtüsü ve baş dahil vücudun üst kısmını kapatan örtü" mânasına geldiğini bilirler. Bu âyet gelmeden önce başlarındaki örtünün öndeki iki ucunu omuzlarından arkaya atan, boyunlarını ve gerdanlarını açıkta bırakan kadınlara "böyle yapmayın, bu iki ucu göğsünüzün (elbisenizin yakasının, gerdanınızın) üzerinden bağlayın" emrinin verildiğini de bilirler. Hadis okuyanlar, bu âyet gelince mescitte bulunan Ensar kadınlarının -ilâhî emri geciktirmeden yerine getirmek üzere- etekliklerini yırtarak başlarını, boyun ve gerdanlarını bununla bağladıklarını; keza Hz. Peygamber'in (s.a.) "Ergenlik çağına gelmiş bir kadın başörtüsü giymedikçe Allah onun namazını kabul etmez" buyurduğunu da bilirler. Bunları bilmeyenlerin fetva verme hakları yoktur. Bilip de bilmezden gelenlerin, güneşi nefsânî balçıklarıyla sıvamaya kalkışanların ise hesap günü gelip çatmadan akıllarını başlarına almaları gerekir.
Şimdi Forumsal üyesi kardeşlerim;
Şunu da sormak gerek... Vahy de Teorik olan konuların pratiğini kimden öğreniyoruz?
Eğer iman etmiş kişiler iseniz Namazda kılıyorsunuz demektir. Peki siz namazın Ritüellerini kimden öğreniyorsunuz? Yada 5 vakit namaz kılıyorsunuz değil mi ? Bunu uygulama olarak kimden öğrenmiş oluyorsunuz ?
O halde Vahyi pratize eden Vassat topluluğu neden göz ardı ediyor bu inkar edenler...
Şimdi diyelimki "Kur'an'da başı örtmek yok, gerdanı örtmek var" diyenlere "Kur'an'da başörtüsü var, evet 'saçınızı örtün' denmiyor, ama 'başörtünüzle gerdanınızı kapatın" deniyor, mesela "Etekliklerinizle diz kapağınızdan aşağısını örtün" denseydi, aşağı çekerek aşağıyı örtün, üst tarafını açın manası verilir miydi?" Diyen Saim hocaya katılmıyor değiliz...
Buyrun inşallah Şimdi İman edenler;
Bu hükmün olmadığını ve yalnış anlaşıldığı ile alakalı sunumunuzu alalım ve bunlar üzerinden konuşmaya devam edelim...
Vahy ele alırken Kullanılan kavramları İndiği dönem içerisinde hangi manalara geldiğini ve Toplumda ne anlamda kullanıldığını tesbit açısından önemlidir. Kuran öncelikle yaşan Bir topluma kendi dilleri ile inmiştir. Ve Anlasınlar diyede Fasih bir Arapçayla , Anlaşılır ve toplumun kullandığı dil ile Hayata geçirilmiştir...
İman edenlerin daha iyi araştırması için İlgili ayetler; ( 19/97 - 54/17 - 12/2 - 2/99... vs vs )
İnşallah Bu Eksende Başörtüsünü ilmi olarak ele alacağız. Devamındada İman etmeyenlerin Böşörtüsü yada Neden iman gibi Sadece başörtüsü ekseninde varsa sorularını yada açıklamalarını dinleyip Akabindede konuyu kapatıp yeni konuya geçeceğiz inşallah...
Konu ilmi bir konudur. Sataşma yada konuyu saptırıcı yazışmalarınızı link vererek başka bölümlerde yapınız. Varsa ilgili konuyla alakalı delil yada döküman yada özgün düşünceniz veya sorunuz dile getiriniz inşallah.
Bu konuyu Daha çok metalblood ve EkSen Kardeşim ile konuşacağız. pan Kardeşimin bu konuyla alakalı talebi yoktu sanırsam. Ama konuyla alakalı 3. bir görüş olarak dinleyeceğimizi düşünüyorum...
Başlamadan İlgili ayetleri vermek istiyorum;
1. Ayetimiz;
Mü’min kadınlara da söyle: Hain bakışlardan sakınıp, zerâfetlerini koruyarak önlerine baksınlar. Namus ve iffetlerini muhafaza etsinler, bellerine sahip olsunlar. Açık olması zaruri olan yerleri (el ve yüzleri) hariç, cezbedici güzelliklerini göstermesinler. Başörtülerini, gerdanlarını, gerdanlıklarını açıkta bırakmayacak şekilde göğüslerinin üzerine sarkıtarak örtsünler. Zînetlerini, cezbedici güzelliklerini yalnızca kocalarının, babalarının, kocalarının babalarının, oğullarının, kocalarının oğullarının, erkek kardeşlerinin, erkek kardeşlerinin oğullarının, kız kardeşlerinin oğullarının, hemcinsleri olan kadınların, meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyelerin, kadına ihtiyacı kalmamış cinsî güçten düşmüş erkek hizmetkârların, yahut henüz kadınların mahrem yerleriyle ilgilenmeyen, farkında da olmayan çocukların yanında açabilirler. Gizlemekte oldukları güzellikleri, takıları anlaşılsın diye ayaklarını yere vurarak erkekleri tahrik etmesinler. Ey mü’minler, hepiniz birden günah işlemekten vazgeçip Allah’a itaate yönelerek tevbe edin ki, kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa eresiniz. (Nur Süresi ; 31. Ayet )
2. Ayetimiz;
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve bütün mü’minlerin hanımlarına söyle: Sokağa tenlerini göstermeyen, vücut hatlarını belli etmeyen elbiselerini giyerek çıksınlar. Bu tür örtünme onların, vakar ve heybetleriyle hür kadınlar olarak tanınıp, kendilerine hürmet edilmesine; sarkıntılık yapılmamasına, incitilmemelerine en uygun bir örtünmedir. Allah çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir. ( Ahzap Süresi: 59 )
İman Edenlerle Öncelikle şu konuda anlaşalım... Vahy in hayatını inşaa ettiği ve Kendisinede Ummeten Wasaten dediği vahy ile hayatını şekillendirmeye çalışan bir nesil vardı. Dolayısı ile onların Vahy i pratizesi bizleri ilgilendiren temel şarttır.
Bunu dedikten sonra ;
Ayeti Analiz edelim. Devamında da Üzerine karşılıklı konuşalım...Bunun dışında Daha Öncede Haksöz Üzerinde Kaleme aldığım bir yazıdan da pasajlar sunacağım inşallah...
Şimdi Öncelikle Modernist , Oryantalist ve Tarihselci zümrenin üzerinde bahsettiği Humr kelimesini kaleme alarak başlayalım. Bir kavramı anlamanın en güzel yolu Kullandığı dönemde Hngi anlamda ve ne için kullanıldığını bilmek gerek. Arapça'da hamr, bir şeyi örtmek anlamına gelir. Kendisi ile bir şeyin örtüldüğü ne ise ona da himâr denir ve daha sonraları bu kelime kadınların başörtüsünün adı olmuştur, çoğulu da humurdur (Rağıb, ts., I: 325). Şimdi Vahy de Mümin kadınlara başlarını örtmey emreden 2 ayeti sunduk. Gelelim Analizine...
Şimdi Bu iki ayette istisnai durumlar iki ruhsat ve imkân getirmektedir;
1. Dışarıda kalan yerler -yüz ve eller- örtülmeyecektir.
2. Örtünün içinde kalan kısımlar da bazı kimselerin yanında açılabilecektir
Diğer Ayette ;
Cilbab Kavramı geçmektedir; Cilbab kelimesi, vücudu örten geniş bir dış örtüdür (Sarmış, 2007, II: 108). Himârdan daha geniş ridadan ise daha küçük bir elbisedir. Kadın onunla başını örter ve onu göğsünden aşağıya salar (Zemahşeri, ts., III: 569).
Dikkat edilirse bu ayette kadınların başlarını örtmeleri emir kipleriyle bildirilmektedir. Emir anlamı olmadığını gösteren dilden veya dinden bir karine/delil olmadıkça bu kipin emir anlamı dışında bir anlam belirttiğini söylemek mümkün değildir.
Şimdi daha önceki yorumlarınızı merkeze alarak bugünkü arapçayla başın örtü kısmının birde sözlük anlamlarına bakalım. Arapça da kadınların kullandığı örtü mikna (doğrusu mikne'a) ve nasif'ten ibaret olmadığını. Şöyle ortalama bir Kur'an talebesi olsaydı, sözlükte şunları görürdü:
1. Burka' (veya burku'): Bütün yüzü örter. (Erkeğin kullandığına kına' denir).
2. Nikab: Bütün yüzü örtmeyip iki gözden birini açarak bağlanan başörtüsüdür.
3. Lifâm: Her iki gözü de burun üstünden itibaren açık bırakan başörtüsüdür.
4. Lisâm: Burun açıkta kalacak şekilde ağız üstünden örtülen örtüdür.
5. Hımar: Yüz hariç başın ve boynun tamamını örten ve Kur'an'da emredilen örtüdür.
6. Nasîf: Hımar'ın daha büyüğü, Anadolu'daki "atkı"ya benzer başörtüsüdür.
7. Mikne'a: Nasif'ten daha büyük olup bel altına kadar uzanan başörtüsüdür.
8. Cilbab: Yüz hariç baştan ayağa her tarafı örten örtüdür.
Hımar, lugat olarak tereddütsüz başla ilgilidir. İçki'ye de aklı örttüğü için aynı kökten "hamr" denilmiştir. İkisi arasındaki ortak nokta "baş" ile ilgili olmasıdır. Mesela küfr de "örtmek" demektir. Ama başa veya akla değil, kalbe nisbet edildiği için farklı kökten kullanılmıştır.
Şimdi Karaman dan bu konuda bir Alıntı yapalım.
"İslâm'da başörtüsü vardır" diyecek yerde "Kur'ân'da vardır" dememizin sebebi, "Kur'ân'da olmayan İslâm'da da yoktur" diyenlere itiraz payı/fırsatı bırakmamaktır. Doğrusu ise "Kur'ân'da, Sünnet'te, ictihadda ve ictihadların birleşmesi ile meydana gelen icmâda var olanın İslâm'da da varolduğu" hükmü ve kaidesidir. Cehaletten cesaret alanlarla bilgisini "nefsânî arzularına, menfaatine, taassubuna, peşin hükmüne" kurban edenler, Müslüman halkımızın kafasını karıştırıyorlar. Ortaya attıkları yeni iddia -daha doğrusu yeniden ısıtıp sofraya getirdikleri temcit pilavı- "başörtüsünün Kur'ân'da bulunmadığı, başın ve saçın açılmasında dinî bir sakınca olmadığı" hükmüdür. Halbuki biraz Arapça bilenler, Nur sûresinin ilgili ayetinde (24/29) geçen "hımâr" (çoğulu humur) kelimesinin "başörtüsü ve baş dahil vücudun üst kısmını kapatan örtü" mânasına geldiğini bilirler. Bu âyet gelmeden önce başlarındaki örtünün öndeki iki ucunu omuzlarından arkaya atan, boyunlarını ve gerdanlarını açıkta bırakan kadınlara "böyle yapmayın, bu iki ucu göğsünüzün (elbisenizin yakasının, gerdanınızın) üzerinden bağlayın" emrinin verildiğini de bilirler. Hadis okuyanlar, bu âyet gelince mescitte bulunan Ensar kadınlarının -ilâhî emri geciktirmeden yerine getirmek üzere- etekliklerini yırtarak başlarını, boyun ve gerdanlarını bununla bağladıklarını; keza Hz. Peygamber'in (s.a.) "Ergenlik çağına gelmiş bir kadın başörtüsü giymedikçe Allah onun namazını kabul etmez" buyurduğunu da bilirler. Bunları bilmeyenlerin fetva verme hakları yoktur. Bilip de bilmezden gelenlerin, güneşi nefsânî balçıklarıyla sıvamaya kalkışanların ise hesap günü gelip çatmadan akıllarını başlarına almaları gerekir.
Şimdi Forumsal üyesi kardeşlerim;
Şunu da sormak gerek... Vahy de Teorik olan konuların pratiğini kimden öğreniyoruz?
Eğer iman etmiş kişiler iseniz Namazda kılıyorsunuz demektir. Peki siz namazın Ritüellerini kimden öğreniyorsunuz? Yada 5 vakit namaz kılıyorsunuz değil mi ? Bunu uygulama olarak kimden öğrenmiş oluyorsunuz ?
O halde Vahyi pratize eden Vassat topluluğu neden göz ardı ediyor bu inkar edenler...
Şimdi diyelimki "Kur'an'da başı örtmek yok, gerdanı örtmek var" diyenlere "Kur'an'da başörtüsü var, evet 'saçınızı örtün' denmiyor, ama 'başörtünüzle gerdanınızı kapatın" deniyor, mesela "Etekliklerinizle diz kapağınızdan aşağısını örtün" denseydi, aşağı çekerek aşağıyı örtün, üst tarafını açın manası verilir miydi?" Diyen Saim hocaya katılmıyor değiliz...
Buyrun inşallah Şimdi İman edenler;
Bu hükmün olmadığını ve yalnış anlaşıldığı ile alakalı sunumunuzu alalım ve bunlar üzerinden konuşmaya devam edelim...